İnferilite (Kısırlık) tanısı sonrasındaki süreçte bireyler suçluluk, öfke, utanç, hayal kırıklığı, endişe gibi birçok duyguyu yoğun olarak yaşayabilmektedir. Tüm bu duyguları kendilerine yakın hissettikleri kişilerle paylaşmak isteyebilirler ancak bu herhangi bir stres durumunda olduğu kadar kolay olmayabilir.
Çevrelerinden destek alabilen kişiler infertilite tanısı almak gibi bir krizle daha iyi başa çıkabilmektedir ancak çevreden sosyal destek almak herkes için kolay değildir. İnfertilite tanısı almış kişiler bu durumu çevreleriyle nasıl paylaşacaklarını bilmedikleri gibi aileleri/arkadaşları da onlara nasıl destek olacakları, ne söyleyecekleri konusunda endişe duyup uzak durmayı tercih edebilirler. İlişkide ve iletişimde kopmaya sebep olacak, bireyleri yalnızlığa sürükleyecek bu durumun tedavi sürecinde psikolojik sağlıkları ve işlevsellikleri üzerinde olumsuz etkisi olacaktır.
Sosyal çevreden destek alma konusunda yaşanan zorluk eş ilişkisinde de kendini gösterebilir. Eşler birbirlerini üzmemek, birbirlerinin canını acıtmamak için yaşadıkları durum hakkında konuşmaktan, duygularını paylaşmaktan çekinebilirler ancak zaman içinde kendilerini yalnız kalmış, desteklenmemiş ve anlaşılmamış hissedebilirler. Bu da hem kendi psikolojik sağlıklarına hem de eş ilişkilerine olumsuz yönde yansıyacaktır.
İnfertilite tanısı sonrasında ve tedavisi sırasında kişiler ihtiyaç duydukları kadar duygularını, düşüncelerini ifade etmeliler. Kişilerin yaşadıkları yoğun duyguları bastırmaları, göz ardı etmeleri değil söze dökmekleri, ağlamaları ya da kendi seçtikleri herhangi bir yolla (resim yapmak, yazı yazmak gibi) dışavurmaları onların daha rahat baş etmelerine yardımcı olacaktır.
Sosyal destek kaynaklarının ise kendileri böyle bir deneyim yaşamadıkları için o kişileri anlayamayacaklarına dair bir düşünceden uzak durması gerekir. Çünkü insanlar empati ile kendileri deneyimlemeseler de başkalarının duygularını anlayabilecek kapasitede varlıklardır. Ancak ailelerin/arkadaşların destek olmak için çaba harcarken dikkat etmeleri gereken önemli noktalar vardır.
* Çevrede hamilelik veya doğum olayı gerçekleştiğinde saklanmamalı. Çünkü sırlar kişileri daha çok yalnızlaştıracaktır, ilişkileri zedeleyecektir.
* Çevrede hamilelik veya doğum gibi olaylar gerçekleştiğinde sürekli bu konudan bahsedilmemeli.
* Tavsiye verilmemeli.
* Süreçle ilgili sürekli soru sorulmamalı.
* Tedavi kesin sonuç verecek gibi boş vaatlerde bulunulmamalı.
* Çocuk sahibi olmamanın ne kadar konforlu ve güzel olduğu üzerine demeç verilmemeli.
* “Aman çocuğun da olmayıversin, en azından sağlığın yerinde” gibi cümleler kurarak durum küçümsenmemeli.
* Duygularının abartılı olduğu söylenip duygular geçersiz kılınmamalı.
İnfertilite tanısı almış/tedavi gören kişilere ihtiyaç duyduklarında, paylaşmak istediklerinde yanlarında olunacağının mesajını vermek, duygularını ve düşüncelerini anlayışla, kabul ederek dinlemek birey(ler) için çok değerli bir sosyal destek olacaktır. Aileye/arkadaş ortamına ait olduklarını, sevildiklerini samimi bir biçimde hissederlerse yalnız kalmayacak ve süreci psikolojik olarak daha güçlü sürdüreceklerdir.